P a y L a ş T ı k Ç a
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

P a y L a ş T ı k Ç a

Her türlü paylaşım burda
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mustafa Turgun Galatasaray TV'ye Konuştu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PeSiMiSt TeEnAgEr FaTi!
**Korgeneral**
**Korgeneral**
PeSiMiSt TeEnAgEr FaTi!


Mesaj Sayısı : 628
Yaş : 30
Okul/İşyeri : MeSaL 9/C
hobiler : sago-kolo-hayko dinlemekden hoşlanırım!!!
Kayıt tarihi : 07/01/08

Mustafa Turgun Galatasaray TV'ye Konuştu Empty
MesajKonu: Mustafa Turgun Galatasaray TV'ye Konuştu   Mustafa Turgun Galatasaray TV'ye Konuştu Icon_minitimeC.tesi Ocak 12, 2008 12:20 pm

Galatasaray Futbol Takımı İdari Menajeri Mustafa Turgun, Galatasaray Televizyonu'nun sorularını yanıtladı ve gündeme dair açıklamalarda bulundu.

İlk yarı değerlendirmesi…
İlk yarıyı üç etapta değerlendireceğim. Başlangıç, ortası ve sonu diye üç etapta değerlendirmekte fayda var. Başlangıç gerçekten çok hızlı oldu. Bütün transferlerin oynadığı, neredeyse sıfır sakat ile oynadığımız ve bütün bir takımın adapte olup çok iyi ve göze hoş gelen futbolun ortaya çıktığı bir dönem. Daha sonra sakatlıklar başladı. Buna sezonun ortası diyelim, daha doğrusu ilk yarının ortası ve o sakatlıklar her hafta artınca takım yavaşlamaya başladı. Oynamamayı bekleyen oyuncular bir anda oyuna girdiler ki, onlara da teşekkür ediyorum; ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. Sonunda ise genç Semih'i artık ilk 18'e alıyorduk ki, kadroyu tamamlayabilelim. Bu Semih açısından çok güzel bir şey ama bizde ne kadar çok sakatın olduğunu da gösterir. Bu sakatlıklara da çok yorumlar oldu. Futbolcular iyi çalışmıyor, kendilerine iyi bakmıyorlar dendi. Ama sakatlıkların yüzde 80'i darbeye bağlı. O yüzden yapabilecek bir şey yok. Bu da ne yazık ki profesyonel futbolcunun saha içindeki riskidir.

Genç oyuncularla ilgili gözlemler…
Hem genç bir kadro, hem de yeni bir kadro. Genç olmayan ama tecrübesi olmayan oyuncularımız da var. Yepyeni bir kadro oluştu. Halen hazırda senelerdir Galatasaray'a hizmet eden diğer oyuncularla harmanlamak zaman istiyor. Çünkü herkesin saha içinde birbirini tanıması gerektiği gibi, saha dışında da tanıması gerekiyor. Ve ben her zaman şunu söylerim. Futbolcu öncelikle saha dışında birbirini tanır, saha içinde birbirini tanımlar. Yani bunların bir adaptasyon süreci gerekiyordu ki, burada birçok milliyetten söz ediyoruz. Türk, Kongolu, Kamerunlu, Arjantinli, Brezilyalı ve Cezayirli… Yani bu çok kolay değil.

Yabancı oyuncular…
Nonda son derece sakin, ailesine çok bağlı sürekli iki kızıyla ilgilenen iyi bir aile babası. Evdeyse evi düşünen, sahadaysa ya da Florya'daysa futbolu ve idmanı düşünen bir kişiliğe sahip. Song'u zaten hepimiz tanıyoruz. İsmail Bouzid çok genç bir oyuncu ve iyi bir insan. Fiziği biraz aldatıcı olabilir. Son derece çocuksu bir yönü olan halen öğrenmeye aç, öğrenmeye çalışan bir genç futboldur. Lincoln o daha bir Güney Amerikalı. Almanya'da geçirdiği altı sezondan sonra daha biraz Avrupa disiplini almış bir hali var. Ama tipik bir Brezilyalı. Futboldan, müzikten konuşmayı sever. Saat 23'e kadar eğlenmeyi sever. Saat 23.01'de onun Alman yönü ortaya çıkar. Ben çoğu yerde gördüm duydum. Yok sabaha kadar gezdi falan diye. Üç defa dışarı çıktı. Üçünde de kulüpten izin alarak çıktı. Bana haber vererek çıktı. İkisinde takımdaki arkadaşlarıyla çıktı izin gününde. Üçüncüsünde ise kendi arkadaşları ile dışarı çıktı. Eğer üç defa dışarı çıkan oyuncu sabaha kadar dışarı çıkmış damgası yiyorsa buna yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Biz sonuçta oyuncumuzu biliyoruz. Ne yaptığını ve ne yapmadığını da biliyoruz.

Yerli transferler…
Serkan, Barış, Volkan, Hakan Balta; hepsi birbirinden şeker çocuklar. Hepsi de Galatasaray'a yakışır şekilde yaşamak için, oynamak için sürekli gelip soran araştıran, 'ağbi doğrusunu mu yaptım, doğru mu konuştum, sen ne öneriyorsun' diye soran, açık çocuklar. Her hangi bir eleştiri getirdiğim zaman bozulmadan 'evet haklısın, bunu böyle yapalım' diyen ve bir dahakine kendilerini düzeltmiş olarak gelen oyuncular. Bunlar çok önemli. Hocaların yönü futbol. Bizim yönümüz ise daha çok idari olaylar. Günümüzün büyük bir bölümü bu çocukların sosyal ve saha dışı yaşantılarıyla geçiyor. Dolayısıyla çocuklar öğrenmeye açıksa bu adaptasyon süresi çok kısalıyor. Bizim işimiz dışarıdan çok zor gözükebilir. Mesela dışarıdan soruyorlar bana. 'Nasıl dayanabiliyorsun, kendini nasıl sakin tutabiliyorsun'. Her şey önce o futbolcuyu tanımakla başlıyor. Hangi futbolcunun neyi, ne niyetle yaptığını bildiğiniz zaman hiç rahatsız olmazsınız. Çünkü bu çocukların hepsi iyi niyetli çocuklar. 55-60 dakika oynamış, nabız 180'e vurmuş. O anda istenileni verememiş olmanın moral bozukluğu ile bir anda kendilerini kulübede bulunca değişik tepkiler verebiliyorlar. Üzülebiliyorlar. O üzüntülerini bir anda yanlış bir şekilde yanlış ifade edebiliyorlar. Ama dur dediğin zaman duran çocuklar. Bir Hasan Şaş örneği yaşadık. Hasan artık isyan etmişti. O durumda Hasan'ı gidip de alabilecek başka kimse de yoktu. Mühim olan Hasan'ı tanıyabilmek. Oradaki oyuncu veya Galatasaray mensubu şahıs kimse ve bunu Galatasaray'ın iyiliği için yapıyorsa, onu tabi ki ben hoş görebilirim. Ama bir yere kadar. Aşırıya kaçarsa onun da bir cezası vardır. Cezası ayrıdır. Aile içinde verilir, mühim olan orada maçın seyrini etkilememektir. Eğer ki oyuncu maçın seyrini etkileyecek bir şey yapıyorsa onu alıp sakin şekilde götürmek bizim işimizdir. Kulübeye geldiğinde yedek arkadaşlarını etkiliyorsa hareketleriyle yine onu kendine getirmek bizim işimizdir. Bu beni zorlamıyor açıkçası.

İstanbul BŞB maçından sonra olay nasıl gelişti?
Soyunma odasına döndüğümde Hasan çıkmıştı. Soyunma odası televizyonundan yaptığı -üzücü diyeceğim- o anlık yaptığı üzücü açıklamayı gördüm. Sıcağı sıcağına çok üzüldüm. Daha ben eve varmadan Hasan aradı, özür diledi. Bende kendisine söyledim. Ben bir ağbi olarak Hasan Şaş'ı zaten maç bitmeden kendi içimde affetmiştim. Özür de diledi, daha da güzel oldu. Ama bir idareci olarak onu affetmemekte görevimin bir parçası. Biz ağbi olarak onu affettik. İdareci olarak da yönetim kuruluna sevk ettik. Bir ceza gördü Hasan, ki son derece profesyonel bir oyuncudur. Benim gördüğüm en profesyonel oyunculardan biridir. Hasan, en Galatasaraylı oyunculardan bir tanesidir.

Peki giden oyuncularla bağınız sürüyor mu?
Bir tek oyuncularla değil, giden hocalarla da bağımız sürüyor. Sonuçta bu bir yarış. Herkesin bir ucundan tuttuğu bir yarış. Bu yarış boyunca, maraton boyunca bir çok şey yaşanıyor. Aile içinde bu yaşadığınız her olay biraz daha sizi birbirinize yaklaştırıyor. Sezon sonunda başarılı veya başarısız olun. Siz artık kenetlenmişinizdir, çünkü o kadar çok olay yaşamışsınızdır ki, birbirinizi artık aileden görürsünüz. Ve ailenizden birini başka bir ülkeye gittiğinizde ararsınız sorarsınız… İşte bizde o şekildeyiz.

Derbi atmosferi nasıl oluyor, özellikle deplasmanlarda?
Aslında garip gelebilir ama deplasmanda rakip seyirci sizi yuhalayabilir, kötü tezahürat yapabilir, moraliniz bozulsun diye bir takım aktivitelerde de bulunabilir. Fakat o sahanın sıfır noktasında bizi daha çok ateşliyor. Kazanma arzumuzu daha çok yükseltiyor. O kötü tezahüratlar bizi ole ateşliyor ki, ben hissetmiyorum. Kimi zaman dönmüşümdür evime… Ceketimde 5-6 tane sigara yanığı vardır. Delikler vardır, ben onu hissetmemişimdir bile. Çünkü o anda olayın kendi tarafına, yani saha tarafındaki akışına konsantre oluyorsunuz.

Yeni gelen teknik ekiple diyalogunuz nasıl?
Onlarla diyalogum iyi. Sonuçta buradaki insanlar anlaşmak zorunda. Hepimizin gayesi başarılı olmak. Bu başarının tek bir kıstası var… Kupa kaldırmak. Dolayısıyla teknik heyetle aram iyi. İlk defa aynı dili konuşmadığım bir hocayla çalışıyorum ama gidişat güzel.

Yurt dışında Galatasaray'ın imajı nasıl?
Yurt dışında hayranlıkla bahsediyorlar Galatasaray'dan. Yurt dışına herhangi bir transfer görüşmesine gittiğim ve Galatasaray'ı temsil ettiğimi söylediğim zaman size olan muamele değişiyor. Çünkü artık bu isim tescilli bir markadır. Ve sizde orada Galatasaray'ın apoletlerini takmış bulunan bir insansınız. Belki de Mustafa Turgun olarak gittiğimde hürmet görmeyeceğim ortamlarda Galatasaray'ın apoletleriyle inanılmaz bir hürmet görüyorsunuz. İnanılmaz bir saygı görüyorsunuz. Bunun da Galatasaray camiasına duyulan bir saygı olduğunu bildiğiniz için, siz daha mütevazi olmaya çalışıyorsunuz. Bir yere gittiğinizde Türkiye dediğiniz zaman herkesin aklına Galatasaray geliyor, Hasan Şaş geliyor, Hakan Şükür gibi isimler geliyor.

İkinci yarıda Galatasaray…
Yarışlar zor. Bu bütün büyük takımlar için böyledir, eğer iddialıysanız ve bu iddianızı üç kulvarda da sürdürüyorsanız zorlu bir ikinci yarı bekleyeceksiniz. Hazırlıklar da ona göre olacak. Çok takdir ettiğim bir şey var, oyuncularımız bunun farkında. Ayın ikisine kadar izinli olan takımın birçok oyuncusu 26'sında ve 27'sinde çalışmaya başladı. Bu onların ne kadar istekli ve arzulu olduklarını gösterir. Biz bu istek ve arzuyu sahada aldıktan sonra, idareci olarak gerekeni yapmaya devam edeceğiz.

Saha dışındaki Mustafa Turgun…
Sosyal hayat olarak sıfıra yakınım. Çünkü zaten karşıda oturuyorum. İş yerim Florya'da. Sabah erken kalkıyorum. Sabahın erken saatlerinde tesiste oluyorum. Çok geç çıkıyorum, bazen çıkmıyorum, tesiste kalıyorum. İnsanların evde bekleyen çocukları olduğu için eve dönmek istiyorlar hemen. Benim evde çocuğum yok. Florya'da 26 tane çocuğum var. Onlarla vakit geçiriyorum. Zaten idman 18'de olduktan sonra aksam yemeğine illaki çocuklarla beraber gidiyorsunuz. Sizinle dertleşmek isteyenler, vakit geçirmek isteyenler oluyor. Bu da vaktinizi alıyor. Sosyal hayat namına eşim buna çok kızıyor ama sıfır gibi bir şey bizim sosyal hayatımız. Şöyle bir şey var… Eğer mayısta şampiyonsak üç günlüğüne iznimiz oluyor. Değilsek o da olmuyor.

En unutamadığınız anınız nedir Galatasaray'la ilgili?
Çok fazla var. Çünkü ben futbol şubesinin birçok kademesinde görev aldım. Tercüman olarak başladım burada. Yedi yıl oldu… Sonra yabancı oyuncu sorumluluğu yaptım. Sportif direktörlük yaptım. Bir müddet ayrıldım, oyuncu menajerliği yaptım. Bir yıl kadar sonra Panathinaikos'la bir organizasyonda yer aldım. Sonra yuvama döndüm tekrar. Çok şey yaşandı. Beni en çok etkileyen olay demeyeyim, insan diyeyim. Fatih Terim… Fatih Terim'le 1,5 sene çalıştık. Kötü bir dönemdi, çok başarılı olmadığımız bir dönemdi. Beni en çok etkileyen Fatih Terim'in çalışma arzusu, hırsı ve tarzıydı. Ondan çok şey öğrendim. Kendisinden çok etkilendim.

Milli takımın Euro 2008'deki şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle ben şuna inanıyorum. Fatih Terim çekirdek kadronun yanında bir kaç tanede sürpriz oyuncu kadroya katacaktır. Gerekli başarıyı yakalayacağına inanıyorum. Bu bizim için gruptan çıkmaktır. Bizim sadece şuna dikkat etmemiz gerekiyor. Milli takım oyuncuları Türkiye ligindeki büyük takım oyuncuları. Hepsi de 2-3 kulvarda savaşan, mücadele eden oyuncular. Dolayısıyla, yorgun olacaklar. Psikolojik olarak eğer Fatih hoca ve ekibi bu yorgunluğu giderirse, biz çok başarılı oluruz. Mühim olan bunu sağlayabilmek.

Seyrantepe projesi…
Önce prestijiniz… Çünkü Başkanımız Sayın Özhan Canaydın bunun için çok uğraştı. Bu bir yerde hem Galatasaray'ımızın, hem de Başkanımızın gurur meselesi oldu. Ben de temel atılırken televizyondan seyrettim ve gözlerim doldu. Çünkü Başkanımızın senelerdir bu proje için ne kadar uğraştığını, ne kadar emek verdiğini biliyorum. Tabii ki burada unutulmaması gereken insanlar var: Mustafa Sarıgül, Işın Çelebi, Adnan Polat, Fatih Gökşen gibi… Ama inanın ki Sayın Başkanımızı temel atma töreninde görünce gözlerim doldu. Çünkü onun bunu hakkettiğini biliyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mustafa Turgun Galatasaray TV'ye Konuştu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bursaspor 2 - Galatasaray 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
P a y L a ş T ı k Ç a :: Spor :: Galatasaray-
Buraya geçin: